6 Şubat 2013 Çarşamba

SUMMANİA




Güzel uyandığımız günlerden bir gün her zaman ki gibi hazırlıklarımızı tamamlayıp evden çıktığımızda kuşlarında sabaha neşeyle başladıklarını işittik.Her sabah onların bu neşeli ötüşleri bize iyi enerji verir.Arabamıza bindik bilindik simalar,durakta bekleyenler,arabasına binenler,okuluna giden öğrenciler herşey hemen hemen aynıdır,sadece ruh durumları değişir , bazen uykulu , bazen enerjik kimi zaman yorgun başlanır güne,bugün de o günlerden biri ama ; o da ne yerinde olmayan bir tek "o".

Yerinde göremeyince yolun karşısına baktım,otobüs durağının arkasındaki selvi ağacının altında birden bana baktığını gördüm.Sevinçli bir şekilde el salladım,kocaman sarı eldivenli elini sallayıp gülümsedi.İçim rahatladı , biraz geç kaldığımızı farkettim çünkü her zaman gördüğüm yerde değildi.Otobüs durağının arkası yeni yapılan site camisinin bahçesi henüz duvarla çevrilmedi.Bu yüzdendir ki caminin bahçesi geniş bir alana sahip ,Cami iki katlı ,kubbeli ,tek minareli önünde şadırvanı olan çok güzel bir site camisi.Hal böyle olunca kuşlar meydanı dolduracak kafamızda ki klasik cami meydanı resmi tamam olacaktı.Önceleri bir kaç kuş gördük bir iki derken çoğaldı.Çoğalmalarını sağlayan bir tek kişi vardı,onlara ekmek verip alıştıran bir tek kişi "O"


Site'de kimileri kuşları alıştırıp meydanda çoğalmalarını sağladığı için yönetime şikayet bile etmişti.Biz ve bizim gibi düşünenler onun özenle yaptığı hizmete sahip çıkmak için evden ekmekleri ıslatıp meydan da kuşları doyurur olduk.O her sabah sitenin çöp bidonlarından ellerinde ki sarı kocaman eldivenleriyle ekmekleri seçip ,kocaman bir boya kovasına ekmekleri ıslayıp kuşları doyurmaya başlamıştı.Bence iki büyük ve önemli şey yapıyordu. İnsanların çöpe attıkları ekmekleri toplayıp nimet kıymeti bilmeyi ve aç olan kuşları ,hatta bazen kedi ,köpek gibi canlıları doyurmayı.Öyle bir şey başlattı ki artık herkes meydana ekmek götürüyor. Bir gün her zamankinden erken vakitte işe gitmek için yola koyulduğumuzda harika bir manzara yolumuzu kesti.Kuşlar meydandan cadde'ye doğru çıkmışlar çöp bidonuna doğru dizilmişler onu bekliyorlardı."O" yani SUMMANİ adı buydu sevgili kahramanımızın ,henüz ekmekleri çıkartıyordu ve kuşlar bütün asfalta yayılmış onu bekliyorlardı.Gözlerim sızladı ,yaşlarım akmak istedi.Engel olmadım onlara sevgi , vefa ,sevinç ,varoluş hepsi birbirine karıştı.Kornaya basıp onu selamladık.Bazen bir sevgili insanın hiçbir şey beklemeden başlattığı bir hareket tekdüze hayatımıza bir ışık bir renk oluyordu.Şimdi hepimiz kuşlara gidiyor onları besliyor ve seyrediyoruz.Biz her sabah ona olan sevgimizle onu selamlayıp yaptığı şeyi bağrımıza basıyoruz.Bu kelebek etkisine de kafama göre bir ad buldum SUMMANİA ,ama kendisinin bundan haberi yok belki hiç olmayacak.Yaptığı şey hep içimizi ısıtacak ve biz onu bu yazı ile hep hatırlayacağız.




Not:Editörüm tatilde olduğu için düzeltemedi kusurları bu sefer görmezden gelebilirmiyiz hocam :)))

2 yorum:

Unknown dedi ki...

böyle güzel insanlar varoldukça ve gören güzel gözler çoğaldıkça ümidim artıyor hayata karşı :) yüreğine sağlık kuzenim canım benim...

angelo dedi ki...

Eline, kalemine sağlık. Konu insani bir konu ancak bir parçası iyilik, yardım ve güzellik içeren bir konu herkes tarafından kabul görecek diye bakmaya karşıyım ben. Tabi ki kuşlara ekmek vermek (özellikle de kış günlerinde) çok güzel duruyor. Ancak herkes bu davranışı doğru ve iyi bulmalı diye düşünmüyorum ben. İstemeyenler, kuşlardan korkanlar olabilir. Yüzlerce kuş üzerimden uçarken üstüne sıçmasa bile her an sıçabilir tedirginliği yaşamak istemeyen insanlara da hak vermek gerekir.

Şuna benzetiyorum ben durumu: Sigara içen kişilere karşı olanlar var. Hava kirleniyor, üzerimize sigara kokusu siniyor, biz de zehirleniyoruz diye. Önemli miktarda haklılar. Ve kendilerini koruyacak şekilde karşı tarafa kısıtlama getiriyor veya getirtiriyor. Doğrusu da bu. Aynı görüşü yoğun güvercin nüfusundan, çeyreye yaratacağı kirlilikten, etrafa yayacağı hastalık veya kuş gribi olasılığından, arabalarına ve üzerlerine pislenmesinden veya bunun tedirginliğinden rahatsız olanlara da sunmalıyız bence.

Summani'ye söylesen de bu insani davranışı meydanda değil de daha tenha bir yerde yapsa; olmağ mı?

Yazım hatalarına gelince; evet haklısın; onlarca var. Ancak bu sefer yazım hatasından ayrıca 3-4 tane de cümlenin yapısında kulağımı tırmalayan şeyler de vardı. Örneğin; 3. paragrafın ilk cümlesinin sonlarındaki "bile" edatını cümlenin en sonuna koysan daha mı iyi olurdu acaba?